1. 16 nisan referandumuna doğru inanılmaz çeşitlilikte siyasal pozisyonu aynı anda savunabilen parti. 50 top çeviren jonglör gibi. bakınız neler yapıyor:

    bir yandan mhp ile stratejik bir ittifak yapıyor,
    diğer yandan barzani'yi türkiye'ye davet ediyor (bahçeli'den papara yeme pahasına).

    bir yandan barzani'nin türkiye ziyareti sırasında karşılama alanına kürdistan bayrakları asıyor,
    diğer yandan türkiye'de kürt siyasi hareketinin anasından emdiği sütü burnundan getiriyor.

    bir yandan 94 yıllık sarhoşların kurduğu rüya bitti diyerek atatürk'ten nefret edenleri sevindiriyor,
    diğer yandan mustafa kemal ismini olumlu anlamda sık sık kullanıyor, atatürk evet diyor diye kampanya yapıyor.

    bir yandan tek parti dönemi yüzünden sabah akşam chp'ye demediğini bırakmıyor,
    diğer yandan kendisi parti devleti kurma peşinde.

    akp'nin bir dediğini bir süre sonra yutup tersini söylemesine zaten alışmıştık. ama en azından iki söylem arasında bir süre olurdu. şu anda ise bu kadar çelişkili pozisyonu aynı anda sürdürüyor olması bir şeylerin işaretçisi olmalı.

    çok ekstrem bir teori ortaya atacak olursam, sanırım akp hem kendi içinde hem de kendisi dışındaki aktörlerin gözünde kendisini devlet ile özdeşleştirmeyi başardı. devlet, çelişen çıkarların ve politik pozisyonların uzlaştığı potadır. öyle görünüyor ki akp devlet gibi çok yüzlü ve katmanlı bir büyüklüğe ulaştı. öyle ki diğer politik aktörler devlet içerisinde değil akp içerisinde grupları etkilemek için mücadele veriyor. akp tüm politik aktörlerin temsiliyetini belirleyen nihai karar verici haline geldi.
  2. "hırsızın hiç mi suçu yok" demek zorunda kalmıştı nasreddin hoca sonunda.

    bunlar politik algıyı öyle tepetaklak ettiler ki, ekonomik çöküşün tek suçlusu sanki abd, kendilerinin hiç suçu yok. 16 yıldır iktidardan be, pes! bir kişi çıkıp "bizde de hata var" diyemiyor. böyle utanmazlık görülmemiştir.